Sunday, July 28, 2024

Zindandan Mehmet’e Mektup

Kapo2/ Am-Em/ F-Em

Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!

Baba katiliyle baban bir safta!

Bir de, geri adam, boynunda yafta...

Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!

Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,

Kırmızı tuğlalar altı köşeli.

Bu yol da tutuktur hapse düşeli...

Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.

Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

Bir âlem ki, gökler boru içinde!

Akıl, olmazların zoru içinde.

Üstüste sorular soru içinde:

Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?

Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;

Kaydını düştüler, mühür basıldı.

Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.

Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;

Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'!

Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...

Beni Allah tutmuş, kim eder azat?

Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...

Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;

Sayım var, maltada hizaya dizil!

Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!

İnsanlar zindanda birer kemmiyet;

Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;

Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...

Yalnız seccâdemin yününde şefkat;

Beni kimsecikler okşamaz mâdem;

Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!

Dakika düşelim, senelik paydan!

Zindanda dakika farksızdır aydan.

Karıştır çayını zaman erisin;

Köpük köpük, duman duman erisin!

Peykeler, duvara mıhlı peykeler;

Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,

Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...

Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!

Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;

Tek nokta seçemez dünyadan nazar.

Yerinde mi acep, ölü ve mezar?

Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?

Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir...

İstersen demirde muhali kemir,

Ne gelir ki elden, kader bu, emir...

Garip pencerecik, küçük, daracık;

Dünyaya kapalı, Allaha açık.

Dua, dua, eller karıncalanmış;

Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.

Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...

Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;

İplik ki, incecik, örer boşluğu.

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;

Karanlığında nur, yeniden doğuş...

Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!

Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!

Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

Dağlar Atamadım Sevdamı

Em 

Ne Güneş Yüzü Gördüm                                               Nede Gökyüzünü Gördüm ) 2

Dm                   F                   Dm             Em      )
Derde Düştüm Heder Oldur Beter Oldum Ben      )
     
Em                                      Am
Laf Anlamaz Söz Dinlemez Oldu Gönlüm          )
F                       Dm        Em                  )  2
Da?lar Sevdanı Atamadım Ben                   )
     
Am / G
Da?lar Atmadım Sevdamı          )2            )
F                                         Dm                  Em         )  2
Daglar Sevdam Söküp Söküp Atmadım Ben         )

Saturday, July 27, 2024

Bozdoğan Türküsü

 Dm C F

Bak bulutlar geçiyor üstünden
Gm            Dm
Kaldır başını

Dm                 C           F 
Bak bulutlar geçiyor üstünden
Gm            C
Kaldır başını

x2
C                    Gm
Al mendilin sende kalsın   
 F       Dm     C
Sil yaşını off 

C         Dm           C      Gm       Dm
Memleket sevdana yürek gerek
 
Gm                     Dm                       Eb Dm
Aysız gecelerde kumrular ağlar içimde  x2
C                         Gm          F    Dm    C
Söz düşsek de uzakların yoluna off
C              Gm                   F     Dm    C
Öleceğiz doğduğumuz toprakta off
C          Dm          C       Gm    Dm   
Memleket sevdana yürek gerek